Geçenlerde (geçen dediğim dün değil evvelsi gün) birkaç dostla sohbet ederken konu döndü dolaştı sosyalliğe, sosyal insana, asosyal insana geldi. Güzel bir fikir alışverişi oldu ve bu konuda yazmak istediklerim var.
Herkes tutturmuş bir sosyalliktir asosyalliktir gidiyor. Peki düşünüyor muyuz hiç tam olarak nedir sosyal olmak, kimdir sosyal kişi? Bir cümle ile evrensel olarak genel geçer tanımlayabilir miyiz? Bilmiyorsanız problem yok, ben de çok net bilmiyorum. Beraber kurcalıcaz...
Sosyal kelimesi aslında bu zamanlarda bir şey vasıtasıyla çok kullanılıyor. "Sosyal paylaşım sitesi." Acayip tavım bu lafa. Ne olduğunu açıklamaya gerek yok pek ama yine de aramızda talihsiz okuyucular varsa değinelim. Twitter, Facebook, Myspace tarzı genel olarak paylaşım üstüne dayalı sanal ortamlara verilen genel ad, kalıp. Bilmeyenler için talihsiz sıfatını şunun için kullandım: Bilmiyorsanız bi' bakmışsınız kendinizi sosyal bir toplum içinde asosyal bulmuşunuz. Belli olmaz.
Dediğim gibi çok seviyorum bu lafı. Bi de şuna bak:"Ya feyse girsene bi' şey konuşmam lazım senle". Hiç. Tırt. Feys ne be bir kere! Zaten iki heceli olan bir kelime için bu tembellik niye. Ama sosyal paylaşım sitesi öyle mi?! İstemese bile üye olası geliyo insanın yahu. (Dur ben gidiyim bi tumblr falan da açıyım yetmez bu kadar.)
Neyse konuyu dağıtmayalım.
Peki bu mudur bu işin esprisi. Yani facebook hesabınızda 500 kişi varsa sosyal olmasanız da o yolda emin adımlarla ilerliyosunuzdur herhalde. 500 kişi deyip geçme, benim bırak arkadaşlarımı bütün tanıdıklarımı akrabaları falan toplasan 500'ü geçer mi şüpheliyim.
Bunu şunun için söylüyorum. Sosyal insanı belli bir kalıba oturtmak için ilk önce sosyal kelimesini didiklememiz gerekiyor. Oradan da şöyle bir şey çıkıyor. Toplumla alakalı, bir topluluk içinden gelen vs. yani bir birlik beraberlik içeriyor bünyesinde. O zaman düz mantık baktığımızda bilgisayar başından halledilebilir bu olay gerçekten de.
E ama bize yıllarca "evladım evde put gibi oturma, dışarı çık biraz sosyalleş" demediler mi? Sizi bilmem ama bana dediler. Burdan da şu çıkıyor: Toplum içine girip insanlarla ilişkiye geçen insana sosyal insan denir. Bu sosyal kelimesinin tanımını da doğruluyor.
Burdan şuraya gelmek istiyorum. Özellikle üniversite gençliği şeklinde tabir edilen topluluk içinde (aslında genel olarak genç nüfus da var ama burda daha bir ayyuka çıkmış) şöyle bir düşünce var gibi. En az iki günde bir İstiklal'e gidip, bol miktarda alkol alıp yeri gelince dans ederken (headbang dahil) diğer yandan kızlı erkekli bol espriler eşliğinde eğlenen gencimiz kendini sosyal/bir süreliğine sosyalleşmiş hissediyor. Bakıyoruz; topluluk içine girilmiş mi, evet. Çeşitli insanlarla bilumum ilişkilere girilmiş mi, o da evet. O vakit genel olarak kafamızdaki sosyallik kalıbına uyuyor.
İyi de bu tek derdi "acaba bardan sonra hatun evine falan çağırır mı, işte o zaman yaşadık olm" olan bu arkadaşı sosyal insan şeklinde vasıflandırmak size koymaz mı? Bana koyar vallahi. Bak sinir yaptım şimdi gördün mü? Çünkü aynı elemanla ertesi gün bir kültür sanat bir siyaset konusu ya da benzeri hakkında alkolsüz dinç bir şekilde bir saat konuşma yapmamız mümkün mü? En basitinden dün gece dinlediği parçalar hakkında olumlu ya da olumsuz teorik bir yorum getirebilir mi? İstisnası muhakkak vardır lakin çoğu için bir gerçek var ki, hayır. E kültür sanat, siyaset, müzik bunlar toplumun can damarları. Nerde kaldı senin sosyalliğin. Futboldan ya da kaba tabirle karı kızdan başka konuşacak bir şeyleriniz olmalı elinizde değil mi? Bir kere altındaki arabanın modeli ile hava atmayı amaç edinmiş birisinden bahsediyoruz. Sene olmuş 2011. Sen ben yapamayız belki ama bu adam ata binse bile aman bir fotoğraf çekiliyim de profil yapıyım manitalar görsün hevesindedir. Onun için yapma canım yapma arkadaşım. (İlk arkadaş kelimesi de aynı mana ile kullanılmıştır, yoksa ne arkadaşı)
Velhasılı kelam bu adamdan olsa olsa hatunların efendi adam yerine piç tercihi hikayesinde ki piç olur.
Şuraya geliyoruz. O zaman bir filmin galasında bulunup çıkışta eleştiri yapıp ordan caz festivaline giden insan sosyal insandır. Mı dır acaba?
Sosyallik halkın içinden geliyor. Halk denen şey de rengarenk. Çeşit çeşit irili ufaklı kesimlerden oluşuyor değişik alanlarda. Haliyle sosyal insanda rengarenk olmalıdır bence. Yelpazesi geniş olacak. İnsanoğlu herşeye ilgi duymak zorunda değildir. Ama bu sadece ilgi duyduğu şeylere yönelip diğerlerini elini tersiyle itmesini gerektirmez ya da makul kılmaz. Herkes eteğinde ki farklı taşları dökecek ki ortada bi' sinerji meydana gelsin, değil mi?!
Ebru sanatı ile ilgili bütün okulları okumuş, bütün kurslara gitmiş, ilgili konferanslara katılan ve her gününü ebruya ayıran bi zanaatkar işinin ehli bile olsa sosyal sayılmayabilir.
Konuşmayı da sevmeyi gerektirir sosyallik dinlemeyi de. Birçok konuda az ya da çok donanımı olmalı. Diyalog kurmak kolaydır çünkü. Bizim ülkede öyledir. Herkes çok bilir, herkes çok konuşur. Ama kaçımızın söylediklerinin altı dolu?
Su gibi olmayı gerektirir sosyal olmak. Döküldüğü kabın şeklini almalı insan.
Taksiye bindiğinde taksiciyle birlikte benzine gelen zamdan dem vurabilmektir. Köye gittiğinde dedenin elini öpüp halini hatrını sorabilmektir. Bir kitaptaki kadına aşık olmaktır. Kızılayda kan vermektir. Basketbol maçında omuz omuza taraftarlık yaparken ertesi gün sahaya inip smacı basmaktır. Kulaklıktan müzik dinlerken insanların bakışlarına maruz kalmak, mümkün olsa aynı zevki onlarında almasını istemektir. Pişpirik ile satrancı aynı anda 'atabilmektir belki de. İstiklal'de polisin orantısız gücü ile zarar görenler için slogan atarken yaptıkları şeyin haber malzemesinden öteye geçemeyip iki gün sonra unutulacağının farkında olmaktır ya da.
Yukardakilerden bazıları çok kolay görünebilir. Ama inanın yapamayacak o kadar çok insan var ki.
Diyeceğim o ki; hayat sokaklarda; insana karışın ve tuvalinizde sarının kırmızının mavinin yanına vişne çürüğü ile titanyum beyazı atın.
Görüşmek üzere...
Herkes tutturmuş bir sosyalliktir asosyalliktir gidiyor. Peki düşünüyor muyuz hiç tam olarak nedir sosyal olmak, kimdir sosyal kişi? Bir cümle ile evrensel olarak genel geçer tanımlayabilir miyiz? Bilmiyorsanız problem yok, ben de çok net bilmiyorum. Beraber kurcalıcaz...
Sosyal kelimesi aslında bu zamanlarda bir şey vasıtasıyla çok kullanılıyor. "Sosyal paylaşım sitesi." Acayip tavım bu lafa. Ne olduğunu açıklamaya gerek yok pek ama yine de aramızda talihsiz okuyucular varsa değinelim. Twitter, Facebook, Myspace tarzı genel olarak paylaşım üstüne dayalı sanal ortamlara verilen genel ad, kalıp. Bilmeyenler için talihsiz sıfatını şunun için kullandım: Bilmiyorsanız bi' bakmışsınız kendinizi sosyal bir toplum içinde asosyal bulmuşunuz. Belli olmaz.
Dediğim gibi çok seviyorum bu lafı. Bi de şuna bak:"Ya feyse girsene bi' şey konuşmam lazım senle". Hiç. Tırt. Feys ne be bir kere! Zaten iki heceli olan bir kelime için bu tembellik niye. Ama sosyal paylaşım sitesi öyle mi?! İstemese bile üye olası geliyo insanın yahu. (Dur ben gidiyim bi tumblr falan da açıyım yetmez bu kadar.)
Neyse konuyu dağıtmayalım.
Peki bu mudur bu işin esprisi. Yani facebook hesabınızda 500 kişi varsa sosyal olmasanız da o yolda emin adımlarla ilerliyosunuzdur herhalde. 500 kişi deyip geçme, benim bırak arkadaşlarımı bütün tanıdıklarımı akrabaları falan toplasan 500'ü geçer mi şüpheliyim.
Bunu şunun için söylüyorum. Sosyal insanı belli bir kalıba oturtmak için ilk önce sosyal kelimesini didiklememiz gerekiyor. Oradan da şöyle bir şey çıkıyor. Toplumla alakalı, bir topluluk içinden gelen vs. yani bir birlik beraberlik içeriyor bünyesinde. O zaman düz mantık baktığımızda bilgisayar başından halledilebilir bu olay gerçekten de.
E ama bize yıllarca "evladım evde put gibi oturma, dışarı çık biraz sosyalleş" demediler mi? Sizi bilmem ama bana dediler. Burdan da şu çıkıyor: Toplum içine girip insanlarla ilişkiye geçen insana sosyal insan denir. Bu sosyal kelimesinin tanımını da doğruluyor.
Burdan şuraya gelmek istiyorum. Özellikle üniversite gençliği şeklinde tabir edilen topluluk içinde (aslında genel olarak genç nüfus da var ama burda daha bir ayyuka çıkmış) şöyle bir düşünce var gibi. En az iki günde bir İstiklal'e gidip, bol miktarda alkol alıp yeri gelince dans ederken (headbang dahil) diğer yandan kızlı erkekli bol espriler eşliğinde eğlenen gencimiz kendini sosyal/bir süreliğine sosyalleşmiş hissediyor. Bakıyoruz; topluluk içine girilmiş mi, evet. Çeşitli insanlarla bilumum ilişkilere girilmiş mi, o da evet. O vakit genel olarak kafamızdaki sosyallik kalıbına uyuyor.
İyi de bu tek derdi "acaba bardan sonra hatun evine falan çağırır mı, işte o zaman yaşadık olm" olan bu arkadaşı sosyal insan şeklinde vasıflandırmak size koymaz mı? Bana koyar vallahi. Bak sinir yaptım şimdi gördün mü? Çünkü aynı elemanla ertesi gün bir kültür sanat bir siyaset konusu ya da benzeri hakkında alkolsüz dinç bir şekilde bir saat konuşma yapmamız mümkün mü? En basitinden dün gece dinlediği parçalar hakkında olumlu ya da olumsuz teorik bir yorum getirebilir mi? İstisnası muhakkak vardır lakin çoğu için bir gerçek var ki, hayır. E kültür sanat, siyaset, müzik bunlar toplumun can damarları. Nerde kaldı senin sosyalliğin. Futboldan ya da kaba tabirle karı kızdan başka konuşacak bir şeyleriniz olmalı elinizde değil mi? Bir kere altındaki arabanın modeli ile hava atmayı amaç edinmiş birisinden bahsediyoruz. Sene olmuş 2011. Sen ben yapamayız belki ama bu adam ata binse bile aman bir fotoğraf çekiliyim de profil yapıyım manitalar görsün hevesindedir. Onun için yapma canım yapma arkadaşım. (İlk arkadaş kelimesi de aynı mana ile kullanılmıştır, yoksa ne arkadaşı)
Velhasılı kelam bu adamdan olsa olsa hatunların efendi adam yerine piç tercihi hikayesinde ki piç olur.
Şuraya geliyoruz. O zaman bir filmin galasında bulunup çıkışta eleştiri yapıp ordan caz festivaline giden insan sosyal insandır. Mı dır acaba?
Sosyallik halkın içinden geliyor. Halk denen şey de rengarenk. Çeşit çeşit irili ufaklı kesimlerden oluşuyor değişik alanlarda. Haliyle sosyal insanda rengarenk olmalıdır bence. Yelpazesi geniş olacak. İnsanoğlu herşeye ilgi duymak zorunda değildir. Ama bu sadece ilgi duyduğu şeylere yönelip diğerlerini elini tersiyle itmesini gerektirmez ya da makul kılmaz. Herkes eteğinde ki farklı taşları dökecek ki ortada bi' sinerji meydana gelsin, değil mi?!
Ebru sanatı ile ilgili bütün okulları okumuş, bütün kurslara gitmiş, ilgili konferanslara katılan ve her gününü ebruya ayıran bi zanaatkar işinin ehli bile olsa sosyal sayılmayabilir.
Konuşmayı da sevmeyi gerektirir sosyallik dinlemeyi de. Birçok konuda az ya da çok donanımı olmalı. Diyalog kurmak kolaydır çünkü. Bizim ülkede öyledir. Herkes çok bilir, herkes çok konuşur. Ama kaçımızın söylediklerinin altı dolu?
Su gibi olmayı gerektirir sosyal olmak. Döküldüğü kabın şeklini almalı insan.
Taksiye bindiğinde taksiciyle birlikte benzine gelen zamdan dem vurabilmektir. Köye gittiğinde dedenin elini öpüp halini hatrını sorabilmektir. Bir kitaptaki kadına aşık olmaktır. Kızılayda kan vermektir. Basketbol maçında omuz omuza taraftarlık yaparken ertesi gün sahaya inip smacı basmaktır. Kulaklıktan müzik dinlerken insanların bakışlarına maruz kalmak, mümkün olsa aynı zevki onlarında almasını istemektir. Pişpirik ile satrancı aynı anda 'atabilmektir belki de. İstiklal'de polisin orantısız gücü ile zarar görenler için slogan atarken yaptıkları şeyin haber malzemesinden öteye geçemeyip iki gün sonra unutulacağının farkında olmaktır ya da.
Yukardakilerden bazıları çok kolay görünebilir. Ama inanın yapamayacak o kadar çok insan var ki.
Diyeceğim o ki; hayat sokaklarda; insana karışın ve tuvalinizde sarının kırmızının mavinin yanına vişne çürüğü ile titanyum beyazı atın.
Görüşmek üzere...
2 yorum:
Teshekkurler. Guzel gozlemlerdi.
güzel noktalar var bro..
Yorum Gönder
ee, ne dersin? :