Arkadaşlıklar çok kolay kuruluyor da devam ettirilmesi daha doğrusu yukarı doğru bir grafik kazandırılarak devam ettirilmesi zor vesselam. Cidden. Hani şimdi insanın kız arkadaşı ya da erkek arkadaşı olunca diğerlerinden daha bir dikkatli iki kere düşünerek hareket ediyor ya aslında bütün arkadaş kalıbına oturtuttuğunuz insanlara da böyle davranmak gerek. Tabi burda kişiden kişiye değişiyor arkadaşlık kavramı. Ama kastettiğim topluluk, hani şu karşılaştığınızda sohbet ettiğiniz onun dışında aklınıza gelmeyen ama adını arkadaş koyduğumuz tanıdıklardan değil. Hani facebook'tan ayıp olmasın diye kabul ettiğiniz kişiler...Evet, farkında mısız bilmiyorum ama bazıları da size bunu yaptı. Neyse. Gerçekten önemsediğiniz kişilerden bahsediyorum ben.
Bunun çok kolay bir şey olmadığının ben de farkındayım. Hiç kimse hatasız bir şekilde yaşayamaz. İlla ki hepimiz arkadaş ortamında bir çok yanlış harekette bulunmuşuzdur ve bundan sonra da bulunmaya devam edicez. En basitinden sevdiğiniz bir arkadaşınıza şaka maksadıyla bir şey söylersiniz ama karşı tarafın ağrına gider sözünüz ve bozulur. Haliyle aranızda bozulur. Ama benim değinmek istediğim farklı bir nokta.
Bu verdiğim örnekte kontrol pek elimizde değil. Daha da önemlisi direk reaksiyon aldığımız için yüzde doksan dokuz o hataya düşmeyiz bir daha. En güzel tabirle dersimizi almışızdır. Ama birşey var ki bunu kimi kasten kimi bilmeyerek çoğumuz yapıyoruz. Farketmemize rağmen farketmemiş gibi yapıp devam ediyoruz. Bu yüzden önü alınamıyor.
İlla ki vardır aramızda arkadaşlarından biriyle birgün buluşup sabahtan akşama kadar film izlemek isteyen her haftasonu kilyosa gitmek isteyen. Daha da kötüsü bunu dile getiren.
"Abi nedir ki ya kilyos dediğin şurası her haftasonu atlar gideriz abi".
Hee, evet evet gidersiniz. Durun bi' dakka külahlarımı kaybettim onları buluyım devam edicem yazıya.(!)
Ne diyoduk. Evet, şimdi size yüzyılın sırrını vericem. Bu bütün "abi bi' haftasonu kilyos'a gidiyoruz"lar, "bir gün buluşalım ben size güzel bi' balık ızgara yapıyım abi parmaklarınızı yersiniz varya"lar, "oo sen de mi dumancısın, o zaman kesin duman konseri yapıyoruz beraber bak"lar..Hepsi kocaman bir yalan. Maalesef yalan. Doğru olmasını yürekten dilediğimiz ama içten içe de gerçeklerin farkında olduğumuz yalanlar. Ne kadar trajikomik di mi?
O kadar çok rastladım ki bu olaya yer etti kafamda. Şimdi içinizden "ne alakası var ya, ben gayet istediğim için öyle diyorum" diyenler olacaktır. Evet biliyorum öylesiniz. Ben de istiyorum hep arkadaşlarımla unutulmaz anılara sahip olayım. Birlikte eğlenelim harika vakit geçirelim. Ama niye böyle altı boş olan "mazotu bir lira yapıcaz" tadında gerzek vaatler atıyoruz birbirimize. Eğer çok istiyosanız yapmak, bunu hayal olarak bırakmayın hemen bi' gün saat falan konuşup ciddiyetini arttırın olayın. Eğer böyle olmazsa emin olun gerçekleşmeyecektir.
Böyle konuşunca da sanki uzun süreli ilişkilerin artık bunun adını koyalım muhabbeti yapması gibi oldu ciddiyetini arttırın falan. Ama sorarım size öyle değil mi? Tembellikten de kaynaklanabilir bu durum emin değilim pek. Çünkü insanın spor yada diyet yapmaya karar vermesi, iki üç gün sonra sporun da diyetin de yalan olması gibi. Havada kalıyor. Böyle ahkam kestiğime bakmayın belki de en âlâsını ben yapmışımdır.
Bunun çok güzel bir örneği var bende.
Lisenin bana miras bıraktığı Yağmur adında bir arkadaşım var. Kendi güzel kalbi güzel arkadaşım. İkimizde üniversiteye başlayınca ister istemez görüşemez olduk. Neyse ki birgün buluşmuştuk İstiklal’de . Çok da güzel birgün geçirmiştik beraber. Lakin sonra messengerdan olsun facebooktan olsun ne kadar karşılıklı "bi' ara buluşalım ya ne kadar zaman oldu özledik herhalde" tadında konuşsak da bir türlü beceremedik arkadaş. İşte en son bana geçenlerde doğum günü vasıtasıyla ulaştı sağolsun. Haliyle yine görüşelim dedik. Ama bu sefer kararlıydım. Neyse işte birbirimize uygun olduğumuz boş günleri falan söyledik. Konuşurlen farkettik ki en son buluştuğumuzda yine benim doğum günümdü. Yani tam bir yıldır buluşucaz diye cebelleşiyoruz hatunla düşün. Tabi insan kötü oluyo bunu farkedince. Fakat ne oldu biliyor musunuz, bu kendini çok bilmiş zanneden Mert her zaman olduğu gibi unuttu ve dönmedi hatuna gün saat belirlemek için. Yani yine olmadı.
Aradan bir kaç hafta geçince aklımda ampul yanınca girecek delik arıyorum. Şimdi olur da sokakta denk gelsek yüzüne bakıcak yüzüm yok yemin ediyorum. Çünkü dedim ya yalan söylemekten pek bir farkı yok bunun benim neznimde. Bilen bilir ben çok unutkanım ama kız devamlı aklımın bi ucunda oluyo (artık attığımız kazıktan mıdır nedir) ve hep didikliyo beynini ufak ufak. Samimiyetsiz dallama diyebilirsiniz şimdi ama gerçekten öyle. Nasıl anlatıyım ki.
En azından buluştuğumuz doğum günü için teşekkür ediyim tekrar kendisine gerçekten çok güzeldi. Artık ne kadar kurtarabilirsek...
Bunu farketsekte dile getiremiyoruz o çok kötü. Şimdi ben biliyorum ki Yağmur farketse bile ben bozılmıyım diye laf etmemiştir. Etse hakkı oysa ki. Selam ederim..Affola.
E bunu gerçekten günün birinde hoşlandığınız bir erkek/kızın yaptığını düşünün. O çok daha fena. İşte bu yüzden hele ki sırf güzellik olsun diye ulu orta ütopik planlar atılmaması lazım. Yazının başında kasten yapanlardan kastım buydu işte. Tam anlamıyla kaş yapayım derken göz çıkarmak oluyor.
Kimisine pek kale alınacak (ka’a’le alınacak değil) birşey olarak görünmeyebilir bu dediklerim ama bence öyle. Bir iki sefer pek önemsenmeyebilir ama değişik varyasyonlarla 3’ü geçince can sıkıcı bir hal alıyor.
Diyeceğim o ki, yiyemeyeceğimiz muzu soymayalım, yiyebileceksek de ertelemeyelim. Hayat yeterince kısa. Çok istiyorum "bir gün kesin seninle falanca yapıyoruz o zaman" diyenlerden birinin sonra çıkıp "hadi bugün yapalım" demesini. Milad olur.
Görüşmek üzere....
Görüşmek üzere....
0 yorum:
Yorum Gönder
ee, ne dersin? :