Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki her ne kadar bu yazı, çıkan son filmden sonra kaleme alınsa dahi burda yer bulamayacak kendisine. (Başka bir yazı da inşallah.) Yani bir amaç değil bir araç oldu bana sadece. Bütün bu 10 yıllık serüvenin bitiş düdüğü olduğu için.
Aslında yazılacak çizilecek o kadar çok şey var ki hakkında. Bitmez. Nerden başlayacağımı ben de pek bilmiyorum ama paylaşmak istediğim birkaç nokta var. Örneğin, bu çocukla tanışmamızın az da olsa ilginç hikayesini anlatmak istiyorum.
Tam on yıl öncesi... 2001. Harry Potter ve Felsefe Taşı vizyona girmiş. Sanırım ilk Star Haberde Seçmen Şapkayı falan görüp kendimden geçmiştim. Aklımda yeni bir kapı açılmıştı sanki. Bir gün alışveriş merkezindeydik ve en üst katta ki sinemada afişi gördüm. Tutturdum giricem diye. Fakat bilet bitmişti. (Lanet olsun!) Bu nedenle bu çocukla buluşmamız bir süreliğine rötar yedi.
Okuldan Arzu adında bir arkadaşım da aynı benim gibi HP meraklısı çıkmıştı. Hem Almanya'da hem Türkiye'de yaşamak gibi bir durumu olduğu için iki memlekete de genel olarak vakıftı ve elinde bulundurduğu ilk dört kitap Almancaydı. O kadar güzel baskı ve kapakları vardı ki gözlerimi alamadım ki hâlâ Türkçe baskılardan çok daha iyi olduklarını düşünürüm.
Neyse uzatmayalım... Sonuç olarak dayanamamış kızdan solda gördüğünüz birinci kitabı almıştım. (Kendisine selam olsun burdan.)He diyeceksiniz ki "Almanca biliyo musun ki?". Bilmiyorum, ama babam biliyor. Aklım sıra babam bana okuyacak. 10 yaşında olduğumu hatırlatırım. Tabii ki bana ancak ilk bir iki sayfasını çevirdi adam. Ama bana sadece sağ kalan çocuk kısmını yani birinci bölümün adını bile çevirmesi yetti.
Tam da o sıralar birinci filmin cd/dvdsi çıkmış. Ve yine o hafta Almanya'dan eniştemle halam gelmiş bir haftalığına. Bir akşam eniştemle alışveriş yapmaya çıktığımızda ben de filmin cdsini görüp fiyatını sormak istemiştim. Ben dükkana girdiğimde ( ve arkadan enişteminde geldiğinden bi haber olarak) bir anda filmi almıştık. Aslında yetişkin biri için sıradan olan bir olay, benim için mucizeydi çünkü uzun süredir hayalini kurduğum şey hiç ummadığım anda elimdeydi. Sonrasında cdnin arkasında ki"En mükemmel macera için 9 üç çeyrek peronunda buluşalım!" yazısını çözmeye çalışmıştım eve dönene kadar.
O akşam tabii ki ilk müsait anda takıp izlendi o film. Okun yaydan çıktığı anda...
Sonrasında buralara kadar geldik işte. Şimdi geriye dönüp baktığımda çok güzel bir 10 yıl görüyorum kitabıyla filmiyle. Her ne kadar 4. filmden itibaren filmler istenileni vermese de hep bir beklenti sebebi olmuştu her biri. Hatta ilk zamanlar "ben burada oturuyorum ama bi' yerlerde çekimi var şimdi, kamera falan böyle, acaba nasıl olacak" gibi bir paranoyaya bile girmiştim. Çünkü her ne kadar kitaptaki tasvirler filminizi çekmenize yetip artsa da perdede kanlı canlı şekilde görmek apayrıydı. WB'un sitesinde oyunlar, seçmen şapka muhabbetleri falan... Fakat sonradan o alan ruhunu kaybetti ticari bir kaynak haline geldi. Ürün, getirdiği paradan daha az önemli hale gelince kalitesini yitiriyor.
Fakat çok önemli değil bu. Çünkü önemli olan Rowlingin kalemiydi. O ne kadar canlı olursa yarattığı dünya da o kadar canlı olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Her kitabın bu gezegenden ayrılıp o dünyada yer almama vesile olduğunu tereddütsüz iddaa edebilirim.
1,090,739 kelime, 3363 sayfa, 199 bölüm ve 7 kitap... Her biri bir diğeri kadar değerli.
Ne kadar tekrardan okusamda değişmeyen tek şey var o da zamanın nasıl akıp gittiğini farketmemem. 1104 sayfa ile serinin en kalın kitabı Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nı yanlış hatırlamıyosam 6 günde bitirmiştim. Yemek içmek gibi olmuştu çünkü.
Bu arada 6. kitap Melez Prens Türkiye'de 1 Ekim tarihinde çıkmıştı .Yani benim doğum günümde. Güzel bir hediye olmuştu. YKY'ya selam ederim.
Çıkmak demişken çıktıkça okumak ile bütün kitapları ard arda okumak arasında dağlar kadar fark var. Bir de Rowling son kitabı başından beri takip edenlere ithaf ediyor. Bu topluluk içinde olmak büyük mutluluk benim için ama bundan sonra başlayacaklarda çok üzülmesin. :D
Bir de onca zaman geçmesine rağmen hala çocuk hikayesi olarak görenler var bu seriyi. Ne kadar acı. Çünkü hiçbir zaman önyargılarını kırıp harika bir renk atamayacaklar hayat denen paletlerine. Her ne kadar öyle başlasa da aslında dışardan görüldüğünden çok daha fazla olgunluk içeriyor bu kitaplar. Onun için 7'sinde de okuyucu buldu kendisine 4o'ında da.
Hiçbir zaman unutmayacağım; Quirrell sarığını açtığında, Ron'un eski faresi Kılkuyruğa dönüştüğünde, kadehten Harry'nin adı çıktığında, Deli Göz'ün aslında biçim değiştirmiş bir Ölüm Yiyen olduğu ortaya çıktığında, Voldemort geri döndüğünde ağzımın bir karış açık kalışını. Sirius ve Dumbledore öldüğünde akrabam ölmüş gibi üzülüşümü...
Aslına bakarsınız Joan Kathleen Rowling'e çok büyük bir teşekkür etmek gerek. Çünkü belki de bir neslin çocukluğuna en güzel hediyeyi verdi. Yarattığı çocuk ile büyüdük resmen. Onun için şu anda Harry-Ron-Hermione'yi oynayan üçlüyü görünce bir yabancı gibi değil de eski bir çocukluk arkadaşı gibi geliyor.
Çok net olarak göremesek de birçoğumuzun hayatına doğrudan etki yapmıştır bu seri sanırım. Kimimize kitap okumayı sevdirmiştir, kimimize satranç oynamayı. Kimimize arkadaşlığın dostluğun güzelliğini göstermiştir kimimize aşkın, sevginin... Cesaretlendirmiştir belki de, umutlandırmıştır.
Ölümün sadece fiziki olduğunu, aslında sevdikleri oldukça herkesin sonsuza dek yaşayacağını öğretmiştir.
Bundan sonra ne çıkacak bir kitap var ne de bir film. Ben burada bu yazıyı yazarken Rowling'in elinde bir kalem yok ya da oralarda bir yerlerde bir Harry Potter sahnesi çekilmiyor.(!)
Son bir kitaba hiçbir zaman hayır diyemeyecek olsam da bu kadarı da yeterli sanırım. Artık ayrılma vakti. Muziplik tamamlandı. Kafamda Leaving Hogwarts çalarken JKR'ın son sözlerinden alıntı yapmak isterim.
Onun da dediği gibi Hogwarts ilerde çocuklarıma miras olarak bırakacağım ikinci evim olacak her zaman.
10 yıl boyunca yaşattığın her şey için;
6 yorum:
güzel olmuş derim:) kalemine sağlık...
duygulandırdın...
süper olmuş
Harika olmuş ellerinize sağlık (tabi jk rowling ede)
11 yıl sonra bugün melez prensi izledim
İnşallah ölüm yadigarları ve fantastik canavarlarıda izleyecegim lise de de kitaplarını okuyacağım özelliklede Tom r hikayelerini okumak istiyorum....
Bir tane arkadaşım var di Harry Potter saplantilisi ahhh çok seviyor di onu hatta herşeyi HP li ve bir sürü eşyası var di onun hem filmlerini izledi ve kitaplarının hepsini okudu onun anlattıklarıyla bir sürü şey biliyorum
Yorum Gönder
ee, ne dersin? :