29 Haziran 2011 Çarşamba
Babacık
Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum.
Bazen öyle olur, her şey üst üste gelir.
Polis olmasaydım katil olurdum.
22 Haziran 2011 Çarşamba
Tatlım bu bir şaka değil mi?
+Tatlım bu bir şaka değil mi?
- Değil.
+ Ya?! Peki hemen bir şaka haline getirebilir miyiz?
- Sanmıyorum.
+ Neden?
- Komik değil.
+ Nasıl değil? Benim bu ayrılığın nedenini bilmiyor olmam komik değil mi?
- Valla eğer artık sen bende güzel değilsen, eğer artık ben sende güzel değilsem, eğer artık hergün en az bir defa kavga ediyor hale geldiysek ve fıkralar hakikaten komik gelmemeye başladıysa..
+ Daha anlatmadım bile aslında...
+ Eee.. Düzelmez mi diyorsun?
- Düzelir.. Gene bozulur sonra.. Sonra belki gene düzelir.. Bir kere bozuldu ya, illa ki bozulur sonra..
("Haybeden Gerçeküstü Aşk" oyunundan bir sahne.)
- Değil.
+ Ya?! Peki hemen bir şaka haline getirebilir miyiz?
- Sanmıyorum.
+ Neden?
- Komik değil.
+ Nasıl değil? Benim bu ayrılığın nedenini bilmiyor olmam komik değil mi?
- Valla eğer artık sen bende güzel değilsen, eğer artık ben sende güzel değilsem, eğer artık hergün en az bir defa kavga ediyor hale geldiysek ve fıkralar hakikaten komik gelmemeye başladıysa..
+ Daha anlatmadım bile aslında...
+ Eee.. Düzelmez mi diyorsun?
- Düzelir.. Gene bozulur sonra.. Sonra belki gene düzelir.. Bir kere bozuldu ya, illa ki bozulur sonra..
("Haybeden Gerçeküstü Aşk" oyunundan bir sahne.)
14 Haziran 2011 Salı
Bekleme Beni Geleceğim
Bir insanın yapabileceği en basit eylemlerden biri gibi değil mi?Yani eften püften birşey.Ya da yapmak demeyelimde yapmak durumunda kalmak diyelim..Beklemek için.Çünkü kimse babasının oğlu olsa beklemek istemez hiç birşeyi, öyle yaratılmışız.Çok fazla gelemiyoruz beklemeye.Diyorum ama öyle bir geliyoruz ki aslında.Çok şey bekliyoruz hayatta...hayattan...bekliyoruz.
10 Haziran 2011 Cuma
10,9,8...
POST-ROCK ÜZERİNE NOTLAR DİZİSİ- 1
(bence’dir, bilgi içerdiği iddiası taşımaz, taşısa bilgi içermez zaten, iddiadır o. "o öyle değil bu böyle değil" diyecek olanlara duyurulur şimdiden, yani evet, bence de olmayabilir gayet.)
Post-rock, Efrim Menuck ve GY!BE
Sanat deyince akla gelen kavramlarda başı özgürlük, kaba sığmama, taşma gibi kelimeler çeker. Sanat fazlalıktır çünkü. Sindirebildikleriniz vardır, onlar sizin işinize yarar. kullanırsınız bir şekilde. sindiremediklerinizse dışarı çıkma isteği duyar, ve bir yerden sonra dışarı atarsınız. Bu sanattır(bok, ter vb. fiziksel atıkları tenzih ediyorum). Dolayısıyla sanatı dallara, o dalları da budaklarına ayırmak pek doğru bi iş olmasa da, eserler arttıkça sınıflandırma ihtiyacı hissedilmiştir.
Ana hatlar bellidir: yazılıp okunuyorsa yazın ürünü, söyleniyorsa şiir ya da müzik, çiziliyorsa resim gibi... Demek istediğim, sınıflandırma bir şekilde sınırlandırma anlamına geliyorsa ve sanatın bir anlamı da sınırları ortadan kaldırmaksa, burada bir paradoks oluşabilir. Ama ben bunu sktiredip düşündüklerimi yazma ihtiyacı duyduğum için fazla uzatmadan esas meramıma dönüyorum, bitmeyecek çünkü bu saçmalamalarım...
80'lerin başında rock'n'roll'un etkisini yavaş yavaş kaybetmeye başlamasıyla, post-rock türü meyvelerini vermeye başladı. Aslında bu meyvelerin ağaçları, post-rock adından pek hoşlanmazlar ama müzik eleştirmeni simon reynolds’a göre bu grupları enstrumantal-alternatif-jazz rock türlerinden ayrı tutan özellikleri var, ve bu yüzden kendi kalıplarını hak ediyorlar. O yüzden ben de post-rock olarak tanımlama taraftarıyım.
Etiketler:
A Silver Mt. Zion,
GYBE,
Halit Ayarcı'nın yazıları,
post rock
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)